Kurucumuzdan ..

Beynimizin yaşamda kalmak için üç temel motivasyon sistemi vardır. – Zarardan kaçınmak, ödüle yaklaşmak ve “biz” e bağlanmak. Avcı-toplayıcı atalarımız, yiyecek ve barınak için yaşam alanlarına ve birbirlerine bağımlıydı. Bugünün sürdürülemezlik dinamikleri, hatta büyümek için sürdürülebilirlik anlayışı bu yaşamsal motivasyonlar ile çelişiyor.

7 milyardan fazla insanın yer aldığı bir cankurtaran botu olan Dünya’mızın sınırları ekolojik ve sosyal olarak zorlanıyor. Doğanın mütevazi bir parçası olan bireyin, kültürel evrime ve doğamızdaki hayatta kalma ve gelişme yönelimine uyum refleksiyle üstleneceği dönüştürücü rolü tanımlayalım:

  • Doğanın insanın dahil olduğu ekosistemi yenileme ve yenilenme gücünü korur​
  • Bütünsel bakışla yerel sosyoekolojik ve küresel sosyoekolojik perspektifle sürdürülebilirliğin ekonomik, çevresel ve sosyal boyutlarının karşılıklı etkileşimde olduğunu bilir
  • İnsanın doğanın temel ama mütevazi bir parçası olduğunu anlar
  • Gerçekçi olmayan bir iyimserlikle yada olumsuz yanlılığı ile sürdürülemezliğe yol açan mevcut dinamiklere teslim olmak yerine kendi düşüncelerine ve statükoya eleştirel yaklaşır; belirsizlik ortamında problemi öngörüyle çerçeveler, çözüm için sorumluluk alır, hayal gücü ve psikolojik kapitali ile değer yaratma eylemliliğini kararlılıkla sürdürür.

Duygularımız ve değerlerimiz değişim adımları için eyleme geçme ve eylemde kalma kararlılığımızın altındaki iç motivasyonumuzun kaynağıdır. Evrensel kültür dönüşümüne ve uyum, bireyin tüketicilikten türeticiliğe geçmesiyle; ilkesiz aşırı tüketimin sahte doyumundan vazgeçmesiyle başlar; doğayı ve toplumun kırılganlıklarını onarmak için şefkatle sorumluluk üstlenmesiyle; değişimi hayal etmesi; hayal gücünün rehberliğinde değişimi şekillendirmek üzere işbirlikleri kurmasıyla devam eder.

Dilek Yurdabak Manik